top of page

Türkçe'de daha fazla ücretsiz çalışmayı görmek için buraya tıklayın

 
 

‎4. Nasıl Hristiyan Olurum?‎

4. How do I Become a Christian?

Ben Hristiyan bir ailede yetişmedim, bu nedenle Müjde’ye iman ederek günahlarımın affına kavuşana kadar ateisttim. Hayatımdaki bu değişim, yirmili yaşlarımda İngiltere’den ayrılıp yolculuk yaptığım ve Amerika’da vakit geçirdiğim günlerde gerçekleşti. İsa Mesih’e içtenlikle iman eden insanlarla tanıştım ve onlar kurtuluş yolunu benim anlayabileceğim bir şekilde açıkladılar. Bu imanlılardaki farklılığı görüyordum ve aslında ergen yıllarımda ben de tam bunu arıyordum. Onların Tanrı’ya ve birbirlerine içten bir sevgi ve adanmışlıkla bağlı olduklarını görüyordum. Tanrı’nın huzuruyla işte ilk kez o zaman karşılaştım. Eğer İsa Mesih’i kabul etmeden önce birisi bana, “Hristiyan nedir?” diye sormuş olsaydı, gerçek bir Hristiyan’ın On Buyruğu tutan bir kişi olduğunu söylerdim. Hristiyan olmanın ne demek olduğunu anlamıyor, Müjde öyküsünün esas kısmını bilmiyordum. Oysa Hristiyan olmanın, bizim neler yaptığımızla bir ilgisi yoktur. Bu Tanrı’nın bizim için neler yaptığıyla ilgilidir. Bunun bazı kişilerin kafasını karıştırabileceğini biliyorum ama yeterince iyi olmadığımız için bizim başaramadığımız şeyi Tanrı bizim için yapmıştır. Umarım bu kısa yazıyı okumayı bitirdiğiniz zaman, Müjde’nin (iyi haber) öyküsü sizin için son derece net olacaktır.

 

Bu yazı aynı zamanda Hristiyan bir ailede yetişen ama kurtuluşlarından hala emin olamayan kişiler içindir. Bazı insanlar Hristiyan olduklarını söyleyebilir ve kiliseye düzenli olarak katılabilirler ama Tanrı’nın çocukları olduklarına ve cennete gideceklerine dair güvenceden yoksundurlar. Sizin Hristiyan olmanın ne anlama geldiğini kavramanızı ve Tanrı’yla ilişkiden tamamen zevk almanızı istiyorum. Umarım, İsa Kimdir? Ve İsa Neden Öldü? isimli yazıları okumuşsunuzdur. Eğer okumadınızsa, bundan sonra o güzel yazıları da okumanızı dilerim.

 

Hristiyan olmak hayatta yeni bir başlangıç yapmak değildir, başlayacak yeni bir hayata kavuşmak demektir. Tanrı, İsa Mesih’te sonsuz yaşama sahip olduğumuzu bilmemiz için bize kurtuluş armağanını vermiştir. İsa Mesih, kendisini kabul edecek olan herkese bu armağanı sunmak için iki bin yıl önce dünyaya gelmiştir. Tanrı’nın sunduğu affı ve İsa Mesih’ten gelen yeni yaşamı kabul etmeden Tanrı’yı tanımamız mümkün değildir. İsa Mesih, "Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ni göremez” demiştir (Yuhanna 3:3). Bizler tövbe ettiğimiz (tövbe kafa yapımızı ve yönümüzü değiştirmek demektir) ve Rab İsa Mesih’i Kurtarıcımız olarak kabul ettiğimiz zaman içimize yeni bir yaşam aktarılır. Elçi Pavlus şöyle yazmıştır: “Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur” (2. Korintliler 5:17). Bu yazının sonuna doğru, ne yaptığınızı tamamen anladığınızda, Tanrı’nın sunduğu armağanı kabul etmek için okuyabileceğiniz kısa bir dua bulacaksınız. Ancak duayı okumadan önce bilmeniz gereken bazı temel şeyler var. Bunların ilki, Tanrı’nın her birimizi ne kadar büyük bir sevgiyle sevdiğini bilmektir. 

 

Tanrı Sizi Seviyor ve Sizin için bir Armağanı Var.

 

Tanrı’nın dünyada yaşayan her insan için bir armağanı var. Ancak bu armağanın kabul edilmesi gerekir. Armağanın hak edilmesi ya da kazanılması mümkün değildir. Bizim ne kadar iyi insanlar olduğumuza, yaptığımız ya da yapmadığımız şeylere bakmaksızın, veren kişinin yüreğinden kopar armağan. Bunun adı lütuftur. Lütuf “hak edilmemiş iyiliktir”. Biz Tanrı’nın armağanını hak etmiyoruz ama Rab yine de bizi seviyor, lütfunu ve merhametini bize sunmak istiyor.  

 

İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir (Efesliler 2:8-9).

 

Ama Kurtarıcımız Tanrı iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça göstererek bizi kurtardı. Bunu doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle, yeniden doğuş yıkamasıyla ve Kurtarıcımız İsa Mesih aracılığıyla üzerimize bol bol döktüğü Kutsal Ruh'un yenilemesiyle yaptı.  (Titus 3:5).

 

Günah Sorunu.

 

Ancak bizim bir sorunumuz var. Anlamamız gereken bu önemli sorun, günahtır. Tanrı kusursuz bir kutsallığa sahiptir ama biz öyle değiliz. Hepimiz içimizdeki ahlak pusulasına, yani vicdanımıza ters düşen ve aynı zamanda Tanrı’nın ahlak yasasına aykırı olan şeyler yapmışızdır. Günahlı doğamız Tanrı ile bizim aramızda bir uçurum oluşturur, çünkü O kutsaldır: “Kötüye bakamayacak kadar saftır gözlerin” (Habakkuk 1:13). Eğer Rab ile mükemmel bir yerde yaşamak istiyorsak, bizi O’nunla beraberlikten alıkoyan günahlı şeylerin ortadan kaldırılması gerekir. Eğer bu sorunu anlamazsak, Tanrı’nın sağladığı çarenin değerini de bilemeyiz.

 

“Herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı” (Romalılar 3:23).

 

“Ama suçlarınız sizi Tanrınız'dan ayırdı. Günahlarınızdan ötürü O'nun yüzünü göremez, Sesinizi işittiremez oldunuz” (Yeşaya 59:2).

 

Günah Nedir?

 

Günah sözcüğünün Grekçesi “hedeften şaşmaktır.” İncil’in yazıldığı günlerde bu Grekçe sözcük, okçunun hedefi sürekli kaçırması anlamına gelirdi. Tanrı’nın cennet için koyduğu hedef yetkinliktir:

 

“Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun” (Matta 5:48). 

 

Hepimizin bir sorunu var, çünkü her birimiz kişisel günahımızdan ve Adem’den miras gelen günahlı doğamızdan ötürü yetkinlikten uzağız. Günahlı doğamız, bizi her şeyin Yaratıcısı olan Tanrı’dan ayırır. Bizim içinde bulunduğumuz ikilem, kendimizi ahlaksızlıktan kurtarmaya yetecek kadar iyi olamamak değildir. Bazı insanlar, günahlarının bağışlanması için Rab’be dönmeden önce hayatlarını temizlemeleri gerektiğini düşünürler. Tanrı’nın, günahları yüzünden onları kabul etmeyeceğini zannederler. Ancak Tanrı sizi olduğunuz gibi seviyor ve sizin yetkin iyiliğe sahip olmanız mümkün değildir. İsa Mesih’in yanında çarmıha gerilen tövbekar hırsızın iyi işler yapacak vakti yoktu ama alçakgönüllü bir tutumla Mesih’in kendisini bağışlamasını diledi. İsa şöyle karşılık verdi: “Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın" (Luka 23:43). Övündüğümüz hiçbir iyilik, cennette yer kazanmamızı sağlamayacaktır. (Efesliler 2:9).

 

Kendinizi Kurtaramazsınız

 

İyi bir insan olmak için ne kadar çok gayret göstersek de içsel karakterimiz yine de kusurludur – bizler günahı seçtiğimiz için günahkarız. İnsan doğamız da günahlı eylemlere mahkumdur. Evet, iyi işler yapabiliriz ama iyi işlerimiz bile Tanrı’nın gözünde makbul değildir: “Hepimiz murdar olanlara benzedik, Bütün doğru işlerimiz kirli âdet bezi gibi” (Yeşaya 64:6). Eğer doğru işlerimiz bile kirliyse, günahlı eylemlerimizin kutsal Tanrı’nın gözünde nasıl olduğunu hayal edebilir misiniz? Bizler temiz bir hayat sürmek için çaba gösterirken bile ruhumuz Tanrı’nın huzurunda kirlidir. Ne kadar çaba sarf etsek de kendimizi değiştirmemiz mümkün değildir: 

 

“Etiyopyalı derisinin rengini, Pars beneklerini değiştirebilir mi? Kötülük etmeye alışmış olan sizler de iyilik edemezsiniz” (Yeremya 13:23).

 

Kutsal Yasa Hepimizi Suçlu İlan Ediyor

 

"Öğretmenim, Kutsal Yasa'da en önemli buyruk hangisidir?" İsa ona şu karşılığı verdi: "'Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.' İşte ilk ve en önemli buyruk budur (Matta 22:36-38).

 

Acaba On Buyruk’tan sadece birini oluşturan yukarıdaki buyruğa uymakta ne kadar başarılı olduğunuzu sorabilir miyim? Bu buyruğu hayat boyu yerine getirdiğinizi dürüstçe söyleyebilir misiniz? Tanrı iç varlığımızı zehirleyen durumu ortaya koymak için On Buyruk’u vermiştir. Bazı insanlar, Tanrı’nın buyruklarına uymak amacıyla ahlaksal bir hayat sürmeye çalışırlar. Oysa Kutsal Kitap’a göre Kutsal Yasanın bize verilmesinin amacı, Tanrı’nın yetkinliğinden ne kadar uzak olduğumuzu göstermektir. Günahlarımızın cezasını ödeyecek bir Kurtarıcı’ya ne kadar muhtaç olduğumuzu görmemizi sağlamaktır. Günahın tek çaresi, bağışlanmak için İsa Mesih’e gelmemizdir.

 

Yani imanla aklanalım diye Mesih'in gelişine dek Yasa eğitmenimiz oldu. Ama iman gelmiş olduğundan, artık Yasa'nın denetiminde değiliz (Galatyalılar 3:24-25).

 

Siz Hiç Günah İşlediniz mi?

 

Çünkü Yasa'nın her dediğini yerine getirse de tek konuda ondan sapan kişi bütün Yasa'ya karşı suçlu olur. (Yakup 2:10).

 

Hiç yanlış bir şey yaptınız mı? Yanlışlarımızı halının altına süpürüp her şeyi bilen Tanrı’dan saklayamayız. Bunun yerine günahlarımızı sahiplenmeli ve itiraf etmeliyiz. Eğer işlediğimiz tek bir günah bile varsa, bu bizi Tanrı’nın yetkin cennetine girmekten alıkoyacaktır. Bunu farklı bir şekilde dile getireyim: “Bir katil olmak için kaç tane cinayet işlemek gerekir?” Cevap, tek bir cinayettir. “Bir yalancı olmak için kaç yalan söylemek gerekir?” Tabii ki cevap, tek bir yalandır. 

 

Günahların Cezası

 

Bu noktada hemen moraliniz bozulmasın: yakında iyi bir haber var. Tanrı’nın bizim için yaptığı her şeyi takdir edebilmek için öncelikle günahımızın cezasını anlamalıyız. Günahın cezası ölümdür; hayatın kaynağı olan Tanrı’dan kopmaktır. Bu ceza sadece bedenen ölüm değildir. Adem, Aden bahçesindeki meyveyi yer yemez düşüp ölmedi. Günahın cezası, ömrümüzün sonunda Tanrı’dan kopmaktır.

 

Her yaşayan can benimdir. Babanın canı da, çocuğun canı da benimdir. Ölecek olan, günah işleyen candır (Hezekie 18:4).

 

Çünkü günahın ücreti ölüm ama Tanrı'nın armağanı Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır (Romalılar 6:23). 

 

Günahın ücreti ne demektir? Ücret, çalıştığınız bütün günün sonunda aldığınız yevmiyedir. Bir ay emek verip hak ettiğiniz maaştır. Aynı şekilde, günahlı doğamızı memnun ederek yaşamanın bir ücreti vardır. Bu ücret sonsuza dek Tanrı’dan ayrı kalmaktır. Bu ayrılığın adı Cehennem’dir. Ne mutlu ki yukarıdaki ayette geçen bir “ama” bağlacı var! Tanrı’nın armağanı sonsuz yaşamdır. Eğer İsa Mesih’e gelmezsek ve çarmıhta bizim yerimize tamamladığı işi kabul etmezsek, o zaman hepimiz Tanrı’nın yargı kürsüsüne çıktığımız zaman mahvolacağız.

 

Çünkü bedende yaşarken gerek iyi gerek kötü, yaptıklarımızın karşılığını almak için hepimiz Mesih'in yargı kürsüsü önüne çıkmak zorundayız (2. Korintliler 5:10).

 

 Bir kez ölmek, sonra da yargılanmak nasıl insanların kaderiyse… (İbraniler 9:27).

 

Günahın Çaresi, İsa Mesih’tir.

 

İsa şöyle dedi: “Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim” (Yuhanna 10:10). Bu cümlenin doğurduğu bir soru var: Eğer İsa Mesih bize yaşam vermek için geldiyse, O gelmeden önce yaşam yok muydu? Gerçek yaşama, yani Tanrı’nın yaşamına yalnızca günahlarımızdan tövbe ederek ve yaşam armağanını sunan Rab İsa Mesih’e dönerek kavuşabiliriz. Bu noktadan önce bizler yolunu şaşırmış koyunlarız, günahlarımız ve suçlarımız içinde ölüyüz (Efesliler 2:1 ve 5). Günahlarımızdan ve ölü halimizden kurtulmamızın tek yolu birisinin bizim yerimizi alması, günahlarımızı ve isyanlarımızı kendisinin üstlenmesidir.  

 

Yahya ertesi gün İsa'nın kendisine doğru geldiğini görünce şöyle dedi: "İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!  (Yuhanna 1:29).

 

İsa Mesih’in yaptığı işte budur. Tanrı hepimizin günahlarını, kurban kuzusu olan İsa Mesih’in üzerine yükledi. İsa, insan bedeninde gelen Tanrı olduğu için, sonsuz adaleti sağlayacak değerdeki tek yaşam O’nun yaşamıydı. Hepimizin ücretini yalnızca Tanrı ödeyebilirdi. Bizim hayatımıza karşılık O’nun hayatı, emsalsiz bir takastır. Bunun ne denli bizim lehimize bir takas olduğunu kavramamız ise mümkün değildir.

 

Bunu başka bir şekilde açıklayalım. Örneğin, karıncaları düşünecek olsak, bir koyunun değeri kaç karınca eder? Bir milyon mu, on milyon mu? Peki karıncaların toplam nüfusu, bir koyun eder mi? Koyun daha yüksek bir canlı türü olduğu için bütün karıncalardan daha yüksek değerdedir. Bu düşünceyi ilerletelim. Bir insanın değeri kaç koyun eder? Dünyadaki bütün koyunları toplasanız, Tanrı’nın gözünde, O’nun benzerliğinde yaratılmış olan tek bir insanın canı kadar değerli olamaz. (Yaratılış 1:27). Bir adım daha atalım: Şeytan’ın köle pazarındaki bütün insanları satın almak için ödenmesi gereken ücret ne olur? Yalnızca her şeye egemen Rab’bin kendisi, ölümüyle onların yerini alacak değerde olabilir.

 

Bizim ölümlü ve kusurlu hayatlarımıza karşılık, Tanrı Oğlu’nun bizzat kendi canını fidye olarak vermesinden söz ediyoruz. Bu nedenle Mesih’in ölümü, bütün günahlarımızın ücretini ödemiştir. Günahı Yüce Rab dışında hiçbir insan kaldıramaz ve bunu yalnızca O yapmıştır. Tanrı, yolunu şaşırmış koyunlar gibi olan bizlerin günahlarını, kendi Oğlunun üzerine yüklemiştir. Eğer İsa Mesih’i imanla kabul edersek, o zaman Mesih’in değerli kanıyla ödediği ücret sayesinde yukarıdan doğabiliriz. Bu durumda artık, koyunları uğruna canını feda eden İyi Çoban’a aitiz demektir. İsa Mesih canını koyunları uğruna vermek için geldiğini söylemiştir (Yuhanna 10:15).

 

İsa, "Yol, gerçek ve yaşam Ben'im" dedi. "Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez (Yuhanna 14:6).

 

Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur." (Elçilerin İşleri 4:10,12).

 

"Mesih İsa günahkârları kurtarmak için dünyaya geldi" (1. Timoteos 1:15). 

 

Günahın Cezasını İsa Mesih Ödedi

 

İsa Mesih’in neden bu denli gaddar ve zalim bir şekilde ölmesi gerektiğini hiç düşündünüz mü? Gerçekten de Tanrı, kendi Oğlu için daha kolay bir ölüm tasarlayabilirdi. Bence bu sorunun yanıtı şöyledir: Yalnızca bu denli acımasız bir ölüm, günahın nasıl bir şey olduğunu ortaya koyabilirdi. Bir vaiz şöyle demiş: “Eğer İsa Mesih yatağında, kazayla ya da hastalıkla ölmüş olsaydı günahın iğrenç dehşetini ifşa edebilir miydi?” İnsan yaşamının trajedilerinden biri, günahın günahkarlığını görememektedir. Tanrı’nın Mesih’le ilgili tasarısı, kendi ölümlerinin yerine O’nun ölümüne iman edecek olan herkesin yerine ölmesi, böylelikle günahın günahkarlığını ve hak ettiği cezayı göstermektir. Tanrı, insana olan sevgisinden ötürü Oğlu Rab İsa’nın şahsında dünyaya gelmiş, insanın yerini almış, bizlere ise lütuf ve merhamet yağdırmıştır. Tarihte hukuki kefaretin buna benzer bir örneğini görmek mümkündür:

 

İngiltere ile Fransa arasındaki bir savaşta, erkekler bir kurayla Fransız Ordusuna alınırlardı. Çekilişte adı çıkan bir erkek, savaşa gitmek zorundaydı. Bir keresinde yetkililer, bir adama gelip kurada onun adının çıktığını söylediler. Adam, “ben iki yıl önce vurulup öldüm” diyerek bunu reddetti. Yetkililer ilk önce onun akıl sağlığından kuşkulandılar ama adam ısrar ediyordu. Savaştaki ölümünün askeri kayıtlarda görüneceğini iddia ediyordu. “Bu nasıl olabilir?” diye sordular. “Sen dirisin işte!” Meğerse iki yıl önceki çekilişte ismi çıktığı zaman yakın bir arkadaşı ona şöyle demiş: “Senin büyük bir ailen var ama ben evli değilim ve bana bağımlı kimse yok. Senin ismini ve adresini ben alıp yerine ben gideyim.” Gerçekten de kayıtlar incelendiğinde, adamın dediği gibi çıkmış. Bu olağanüstü durum Napoleon Bonaparte’a bildirilmiş. O da ülkenin, o adam üzerinde hiçbir hukuki talebi olamayacağına karar vermiş. Adamın yerine başka bir kişi öldüğü için o serbest kalmış. 

 

İsa Mesih sizin yerinize canını feda ettiği zaman, günahınızdan ötürü düşmanınız Şeytan’ın size karşı olan haklı taleplerinden Tanrı’nın gözünde özgür oldunuz. Tanrı, İsa Mesih’in sizin yerini almasını, bir adamın diğeri yerine savaşa gitmesi gibi görüyor. İsa Mesih öldüğü zaman, Tanrı sizin de öldüğünüzü gördü:  

 

Mesih'le birlikte ölüp dünyanın temel ilkelerinden kurtulduğunuza göre, niçin dünyada yaşayanlar gibi, "Şunu elleme", "Bunu tatma", "Şuna dokunma" gibi kurallara uyuyorsunuz? (Koloseliler 2:20).

 

Mesih'le birlikte dirildiğinize göre, gökteki değerlerin ardından gidin. Mesih orada, Tanrı'nın sağında oturuyor. Yeryüzündeki değil, gökteki değerleri düşünün. Çünkü siz öldünüz, yaşamınız Mesih'le birlikte Tanrı'da saklıdır. Yaşamınız olan Mesih göründüğü zaman, siz de O'nunla birlikte yücelmiş olarak görüneceksiniz (Koloseliler 3:1-4).

 

İsa Mesih ölümüyle, gömülmesiyle ve dirilişiyle bizlere kendi hayatını vermeye geldi. Bizler atamız Adem’den bedenen yaşam miras aldık ama İsa Mesih bize Tanrı’nın yaşamını verdi. O’na içtenlikle iman ederek güvendiğimiz zaman bu yaşam bize aktarılır. İman ettiğimiz zaman günahlarımız ve suçlarımız temizlenir ve iman yoluyla Mesih’e bağlanan bizlere Tanrı’nın yaşamı akar.

 

Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü (Romalılar 5:8).

 

Musa çölde yılanı nasıl yukarı kaldırdıysa, İnsanoğlu'nun da öylece yukarı kaldırılması gerekir. Öyle ki, O'na iman eden herkes sonsuz yaşama kavuşsun. "Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. Tanrı, Oğlu'nu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi. O'na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Çünkü Tanrı'nın biricik Oğlu'nun adına iman etmemiştir (Yuhanna 3:14-18)

 

Nitekim Mesih de bizleri Tanrı'ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak doğru olmayanlar için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü. Bedence öldürüldü, ama ruhça diriltildi (1. Petrus 3:18). 

 

Biz bu Kurtuluş Armağanına, İsa Mesih’i Kabul Ederek Kavuşuruz.

 

Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular. Söz, insan olup aramızda yaşadı. O'nun yüceliğini Baba'dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul'un yüceliğini gördük (Yuhanna 1:12-14).

 

Tanrı insanlara sonsuz yaşam armağanını, onlar iman ettikleri zaman verir. Sonsuz yaşamı kabul etmeyi o denli kolaylaştırmıştır ki bir çocuk bile Mesih’i kabul edebilir. Bu yaşam armağanı, bizim bütün gerçekleri bilmemize bağlı değildir. Hayatlarımızı İsa Mesih’e teslim eden bir yürek tutumuna bağlıdır. Eğer bizler Mesih’i, küçük birer çocuk gibi kabul etmezsek, o zaman yaşama kavuşamayız. İsa şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliği'ni bir çocuk gibi kabul etmeyen, bu egemenliğe asla giremez” (Markos 10:15).

 

İsa Mesih’i kabul etmek ve yeniden doğmak, yani Tanrı’dan doğmak, kiliseye gitmekle gerçekleşen bir şey değildir. Elçi Yuhanna bunun, Hristiyan bir ailede dünyaya gelmekle, yani doğal kalıtımla da olamayacağını söyledi (Yuhanna 1:13). Birisi, Tanrı’nın torunları yoktur demiş. Ana babamızın İsa Mesih’i tanımasıyla ya da evlilik yoluyla Hristiyan bir aileye katılmakla (kocanın isteğiyle) Göklerin Egemenliğine girmemiz mümkün değildir. Eşinizin Hristiyan olması yeterli değildir. İsa Mesih’i kabul etmek, her birimizin bütün varlığımızı bizzat O’nun ellerine teslim etmesi demektir. Elçi Yuhanna, Mesih’in adına iman edenlerin, Tanrı’nın çocukları olma hakkına kavuştuklarını söyler (Yuhanna 1:12).

 

İsa Mesih’e İman Etmek Ne Demek?

 

İman etmek, İsa Mesih’in bizim yerimize çarmıhta yaptığı şeyleri zihnimizle anlamak değildir. İmanımızı ve güvenimizi yalnızca İsa Mesih’e teslim etmek demektir. Nijerya şelalerini bir yanından diğerine ip üzerinde geçen tanınmış ip cambazı Blondin’in bir benzetmesine bakabiliriz. Blondin defalarca ip üzerinde 300 metre yürüdükten sonra kalabalığa dönerek “Sizi de geçirebileceğime inanıyor musunuz?” diye sormuş. Herkes bağırarak bunu yapabileceğini söylemiş. Ardından onları teker teker sırtına alarak geçirmeyi teklif etmiş. Hiçbiri buna razı olmamış. İsa Mesih’e iman etmek, O’na güvenmek demektir. Bu sadece zihinsel bir inanç değildir. O’nu hayatımıza kabul etmek ve o günden itibaren bizi taşımasına izin vermek demektir. Acaba bugün İsa Mesih’i bir çocuk gibi kabul edebilir miyiz?

 

İşte kapıda durmuş, kapıyı çalıyorum. Biri sesimi işitir ve kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim; ben onunla, o da benimle, birlikte yemek yiyeceğiz  (Vahiy 3:20).

 

Tövbe Zorunludur

 

Ama tövbe etmezseniz, hepiniz böyle mahvolacaksınız (Luka 13:5).

 

"Tövbe edin, her biriniz İsa Mesih'in adıyla vaftiz olsun. Böylece günahlarınız bağışlanacak ve Kutsal Ruh armağanını alacaksınız (Elçilerin İşleri 2:38).

 

“Tanrı, geçmiş dönemlerin bilgisizliğini görmezlikten geldi; ama şimdi her yerde herkesin tövbe etmesini buyuruyor. Çünkü dünyayı, atadığı Kişi aracılığıyla adaletle yargılayacağı günü saptamıştır” (Elçilerin İşleri 17:30-31). 

 

Tanrı'nın isteğiyle çekilen acı, kişiyi kurtuluşla sonuçlanan ve pişmanlık doğurmayan tövbeye götürür. Dünyanın acılarıysa ölüm getirir (2. Korintliler 7:10).

 

Charles Spurgeon şöyle dedi: “Tövbe, boşanma ilanı yapmadıkça, günah ile cehennem evlidir.” Sahte bir tövbeyle kendinizi kandırmayın. Birçok kişinin tövbesi, hava düzelince mallara kavuşacağı umuduyla fırtınada güverteyi boşaltan gemicilerin tutumu gibidir.  Tövbe, Tanrı’ya karşı yürek ve zihin değişikliği demektir. Bu yürek değişikliği, hayat yönümüzü değiştirmemizi gerektirir. En önemlisi, Kutsal Kitap’a uygun bir şekilde gerçekten tövbe edip etmediğinizi görmek için yüreğinizi sınamaktır. Kutsal Ruh’un gelip sizi temizlemesi ve yenilemesi için dua ettiniz mi? Karakterinizi ve canınızı lekeleyen, hem kendinize hem de etrafınızdaki insanlara acı veren alışkanlıklardan gerçekten kurtulmak istiyor musunuz? Eğer bildiğimiz bütün günahlardan gerçekten tövbe ettiysek, Tanrı’nın Ruhu vazgeçmemiz gereken şeyleri aydınlatarak bize gösterecektir. Ancak hepsi bu kadarla kalmıyor! Kutsal Ruh bizi gerçeğe götürme konusunda sadıktır. Tanrı sadece kurtuluşun yol haritasını değil, bizi varacağımız istikamete götüren aracı da sağlamaktadır. Kutsal Kitap’ta tövbe, uykudan uyanarak kendi ihtiyacını gören ve Göksel Baba’ya dönen bir kişiyi tanımlar. 

 

Günahın İtirafı

 

Günahın itirafı, yanlış olduğunu bildiğimiz eylemler için Tanrı’ya karşı şeffaf olmak demektir. İtiraf etmek, günahınız hakkında Tanrı’yla aynı fikirde olmaktır. Belli bir eyleme kılıf uydurmaya ya da O’nun size gösterdiği belli bir günahın o kadar da kötü olmadığını söylemeye kalkışmayın. Günahınızı sahiplenin ve af dileyin. Günahınızın o kadar da kötü olmadığını kulağınıza fısıldayan Şeytan’dır. Bu tür düşüncelere karşı direnin ve kendinizi Tanrı’nın merhametine teslim edin. Tanrı’yla baş başa kalmak ve Kutsal Ruh’un dikkatinizi çektiği belirli günahların yükünden kurtulmak bilgece olacaktır. Zaten Tanrı sizinle ilgili her şeyi biliyor, bu yüzden O’ndan hiçbir şey saklayamazsınız.

 

"İnsanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, ben de göklerdeki Babam'ın önünde açıkça kabul edeceğim. İnsanların önünde beni inkâr edeni, ben de göklerdeki Babam'ın önünde inkâr edeceğim." (Matta 10:32-33).

 

İsa'nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın. Çünkü insan yürekten iman ederek aklanır, imanını ağzıyla açıklayarak kurtulur (Romalılar 10:9-10). 

 

Kurtuluş Güvencesi

 

Birkaç yıl önce genç bir kız, bir kilisenin ihtiyarlarına yaklaşarak kilisenin bir parçası olmak istediğini söyledi. Ona ilkönce şöyle sordular: “Günahkar olduğunu anladın mı?” Genç kız hiç tereddüt etmeden, “Evet, gerçekten de anladım” dedi. İkinci soru şu oldu: “Peki kızım, sen bir değişim geçirdin mi?” Kız, “Geçirdiğimi biliyorum” dedi. “Peki, nasıl bir değişimdi bu?” Kız “Şöyle diyebilirim. Mesih’e iman etmeden önce günahın peşinde koşardım. Şimdi ise günahtan kaçıyorum.” Bu karakter değişimi, yeniden doğuş deneyiminin kanıtıdır. Hem tutum hem de yön değişmiştir.

 

Şimdi bir kişinin yeniden doğduğuna dair kanıtlara bakalım ama bunlar sizin yapabileceğiniz şeylerin bir listesi değildir. Bizim benliğimizin değil, Kutsal Ruh’un yarattığı içsel değişimin ürünleridir bunlar.

 

Müjde’ye içtenlikle inanıyor musunuz? Mesajın gerçeğini aklınızla onaylamaktan değil, günlük hayatınızda Tanrı yoluna uygun değerlere bağlı bir yürekten söz ediyoruz. Gerçekten inanıp inanmadığınızı gösteren şey hayatınız olacaktır. İsa Mesih şöyle dedi: “Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden üzüm, devedikenlerinden incir toplanabilir mi?” (Matta 7:16). Hayatınızda Kutsal Ruh’un gelişen ürünleri görünmelidir (Galatyalılar 5:16-25).

 

Rab İsa Mesih’in çarmıhta sizin yerinize ölümü hakkında yüreğinizde büyüyen bir şükran ve sevgi var mı?

 

Tanrı’nın Sözünü öğrenmekle ilgili bir açlığınız var mı? “Ama O'nun sözüne uyan kişinin Tanrı'ya olan sevgisi gerçekten yetkinleşmiştir. Tanrı'da olduğumuzu bununla anlarız” (1. Yuhanna 2:5). 

 

Yüreğinizde İsa Mesih’in dönüşüyle ilgili bir beklenti var mı? “Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Tanrı'nın çocuklarıyız, ama ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ancak, Mesih göründüğü zaman O'na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O'nu olduğu gibi göreceğiz. Mesih'te bu umuda sahip olan, Mesih pak olduğu gibi kendini pak kılar (1. Yuhanna 3:2-3). 

 

Günah işlediğiniz zaman kedere kapılıp ve kendinizle ilgili hayal kırıklığı yaşıyor musunuz? Eğer İsa Mesih’i hayatınızın tahtına davet edip kontrolü O’na bıraktıysanız, günah işlediğinizde Kutsal Ruh size suçluluğunuzu gösterecektir.

 

Tanrı’yı sevenleri seviyor musunuz? Diğer Hristiyanlarla birlikte olmaktan zevk alıyor musunuz? “Biz kardeşleri sevdiğimiz için ölümden yaşama geçtiğimizi biliyoruz. Sevmeyen ölümde kalır” (1. Yuhanna 3:14).

 

Kutsal Ruh’un yaşamınızdaki huzurunun farkında mısınız? Eğer öyleyse, Tanrı’nın hayatınızda etkin olduğunun kanıtı budur: “Tanrı'da yaşadığımızı ve O'nun bizde yaşadığını bize kendi Ruhu'ndan vermiş olmasından anlıyoruz.” (1. Yuhanna 4:13).

 

Baba'nın bana verdiklerinin hepsi bana gelecek ve bana geleni asla kovmam. Çünkü kendi isteğimi değil, beni gönderenin isteğini yerine getirmek için gökten indim. Beni gönderenin isteği, bana verdiklerinden hiçbirini yitirmemem, son gün hepsini diriltmemdir. Çünkü Babam'ın isteği, Oğul'u gören ve O'na iman eden herkesin sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde dirilteceğim" (Yuhanna 6:37-40).

 

“Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur” (2. Korintliler 5:17). 

 

Mesih'le birlikte çarmıha gerildim. Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Şimdi bedende sürdürdüğüm yaşamı, beni seven ve benim için kendini feda eden Tanrı Oğlu'na imanla sürdürüyorum. I (Galatyalılar 2:20).

 

"Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir” (Yuhanna 5:24).

 

Tanrı Oğlu'nun adına iman eden sizlere, sonsuz yaşama sahip olduğunuzu bilesiniz diye bunları yazdım (1. Yuhanna 5:13).

 

Böyle bir sevgi, yani evreni yaratan Tanrı’nın benim yerime ölmesi, günahlarımdan ötürü benim hak ettiğim cezayı çekmesi insan zihni için şok edicidir. Büyük kriket oyuncusu ve müjdeci C. T. Studd şöyle demiştir: Eğer İsa Mesih Tanrı’ysa ve benim için öldüyse, benim O’nun için yapabileceğim fedakarlık asla yeterince büyük değildir.” Eğer İsa Mesih’in, günahlarımdan ötürü benim yerime ölmesinden daha başka bir kurtuluş yoksa, o zaman günahın günahkarlığı ve Tanrı’yla beraber olabilmem için O’nun benim suçlarımı kaldırmasının ne kadar önemli olduğu açık ve nettir. Bizler de günahlarımızı arkamızda bırakarak hayatımızın kalan kısmını Tanrı’ya her alanda itaat etmeyi amaçlayarak geçirmeliyiz. 

 

Tanrı’nın Sözüne karşı nasıl bir karşılık vereceksiniz? Belki bugün sade bir duayla İsa Mesih’e iman etmek ve O’nun çarmıhta tamamlanan görevine güvenmek istersiniz. Şöyle bir güven duası edebilirsiniz:

 

Dua: Göksel baba, İsa Mesih’in bugün hayatıma girdiğine bütün kalbimle inanıyorum. Bugün O’na ve çarmıhta benim için tamamladığı göreve güveniyorum. Ben günah işledim ve hayatımda yanlışlar yaptım. Günahlarımı terk edip İsa Mesih’e dönüyorum. Beni günahlarımdan kurtarmak için Oğlunu bu dünyaya gönderdiğin için teşekkür ederim. Rab İsa Mesih, benim hayatıma gel ve benim günahlarımı temizle. Bugün Seni kabul etmek istiyorum. Amin!

 

Eğer bu duayı ettinizse, bu mesaja nasıl karşılık verdiğinizi duymak isteriz. Aşağıdaki adresten bize eposta atabilirsiniz. Rab İsa Mesih hakkında daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki websitesine erişin:

 

Keith Thomas

 

Email: keiththomas@groupbiblestudy.com

 

Website: www.groupbiblestudy.com

 

 

 

 

 

 

bottom of page