Türkçe'de daha fazla Ä°ncil çalışması için buraya tıklayın
1. What Lies Beyond Death's Door
1. Ölüm Kapısının Ardında Ne Var?
Sonsuzluğa Bakışlar
Ölümden Dönme Deneyimleri
1976 yılında, Ä°ngiltere’den Asya’ya yolculuk yapmaya hazırlanıyordum. Hindistan’da ve ziyaret edeceÄŸim diÄŸer ülkelerde yaygın olan çeÅŸitli hastalıklara karşı aşı olmam gerektiÄŸini fark ettim. Aşıları yapan doktor, en az 24 saat alkol kullanmamam gerektiÄŸini söyleyerek beni uyardı. O gece akılsızca bir ÅŸey yaptım (Lütfen siz evde böyle bir ÅŸey yapmayın!) Doktorun tavsiyesini dikkate almadım. 1977 yılında Ä°sa Mesih’in öÄŸrencisi olduktan sonra eskisinden çok daha bilge olduÄŸumu söyleyebilirim. Ancak ergenlik dönemimde ve 20’li yaÅŸlarımın başında hayatım kötü seçimlerle doluydu. Ciddi oranda esrar içerdim. Herhangi bir maddenin etkisi altına girmediÄŸim gece olmazdı.
Doktorla görüÅŸtükten sonra o gecenin planını yapmıştım. Avrupa’dan Asya’ya yolculuk etmeden önce son gecemi arkadaÅŸlarımla geçirip kafa dağıtacaktık. Dışarı çıkmadan önce kendi kendime alkol almayacağımı söyledim. Bu bilgece bir karardı ama azıcık haÅŸhaşın (esrarın daha güçlü bir biçimi) bir zararı olmazdı. HaÅŸhaşı içmek fazla zaman alacağı için aÄŸzıma atıp yuttum ve sonra arkadaÅŸlarımla buluÅŸmak için meyhaneye gittim. Oraya vardığımda arkadaÅŸlarım yarım bardak bira ısmarladılar. Sadece yarım bardak bana dokunmaz diye düÅŸündüm. Zaten arkadaÅŸlarıma kabalık etmek istemiyordum.
YuttuÄŸum haÅŸhaşın düÅŸünme becerimi körelttiÄŸine eminim. Birayı içer içmez kendimi berbat hissettim. Ä°çimde bir ÅŸeyler oluyordu ve bunu kontrol edemiyordum. Seyahat aşılarından ötürü haÅŸhaşın üstüne alkol içmek bünyeme ağır gelmiÅŸti. Aklıma doktorun uyarısı geldi. Kötü bir ÅŸeyler olduÄŸunu bildiÄŸim için meyhaneden çıktım. Evime gitmem gerektiÄŸine karar verdim. Bir ÅŸekilde, ölmek üzere olduÄŸumun farkındaydım.
Daireme kendimi zor attım ve koltuÄŸa uzandım. Ardından, o ana kadar inandığım her ÅŸeyi deÄŸiÅŸtiren garip bir ÅŸey oldu. Bedenimden çıktım, tavana doÄŸru yükselerek odanın diÄŸer tarafında havada asılı kaldım. AÅŸağıdaki bedenime bakıyordum. Bu deneyim bir görüm ya da rüya falan deÄŸil, tümüyle gerçekti. Bedenim koltuktaydı ama ben içinde deÄŸildim! Tanrı’ya o anda yakarıp merhamet dilemeye baÅŸladım. Oysa ki, Hristiyan bir yakını ya da dostu bile olmayan Ateist bir insandım. Tanrı’ya inanmadığımı sanıyordum ama ansızın deli gibi dua etmeye baÅŸlamıştım.
ÖldüÄŸüm anda varlığımın son bulacağını sanırdım. Ancak ilahiyatım aniden deÄŸiÅŸmiÅŸti – inanmadığım Tanrı’ya dua etmeye baÅŸlamıştım. EÄŸer O hayatımı bağışlarsa, kendimi O’na verecek, her istediÄŸini yapacaktım. Canım bir anda deÄŸerlenmiÅŸti çünkü nereye gideceÄŸimden emin deÄŸildim. Tanrı’ya dua edip söz verdikten hemen sonra bu deneyim son buldu. Gözlerimi açtığımda yine bedenimdeydim ve Tanrı’nın lütfuyla hayattaydım.
Isınma sorusu: Hiç ölümden dönmek gibi bir deneyim yaÅŸadınız mı ya da size yakın birisiyle vedalaÅŸmak zorunda kaldınız mı? Deneyiminizi paylaşın.
Ölümle yüzleÅŸmek, hayatımda dönüm noktası oldu. Hayatımı Mesih’e teslim etme sözü verdiÄŸim halde, ne yaptığımın farkında deÄŸildim, bu nedenle ertesi gün sözümden caydım. Tanrı’nın kim olduÄŸunu ya da O’nu nasıl bulacağımı bilemiyordum. O günlerde bildiÄŸim ya da inandığım tek ÅŸey, dünyadaki hayatın sonrasının olduÄŸu ve hayatın bedenimizle sınırlı olmadığıydı. Ölümden sonraki hayat beni fazlaca meraklandırıyordu ve öldüÄŸümüz zaman bize neler olacağını anlamaya çalışıyordum. Ruhçuların cemaatine katılmak istediÄŸimi hatırlıyorum ama bir türlü bunu baÅŸaramadım ve neye inandıklarını öÄŸrenemedim. Sanki önümde görünmez bir engel vardı ve kapıdan girmeye çalıştığımda kalbimde çarpıntı baÅŸlamıştı. Tanrı beni sadık bir ÅŸekilde ruhçuluktan ve medyumlardan koruyordu.
Ben bu konuları anlamaya çalışırken, bazı hastalarını ölümden döndüren bir doktorun yazdığı bir kitapla karşılaÅŸtım. Kitap, Raymond A. Moody, MD tarafından yazılmıştı ve adı YaÅŸamdan Sonra YaÅŸam’dı. 1970’li yıllarda, çeÅŸitli canlandırma aygıtlarının yaygınlaÅŸmasıyla, genelde ölümle sonuçlanacak kazalarda hayatta kalma oranları yükselmiÅŸti. Hastaların bazıları, doktora ölümden sonrasıyla ilgili deneyimlerini anlatmışlardı. Doktor Moody hastaların paylaÅŸtığı bu öykülere o kadar ilgi duymuÅŸtu ki, baÅŸka doktorlarla konuÅŸmaya baÅŸlamıştı. Sonunda, ölen ve canlandırmayla hayata döndürülen 150 kiÅŸinin dosyasını birleÅŸtirerek bir dosya oluÅŸturdu. Ä°lginç öykülerin çoÄŸuna kitabında yer verdi ve 150 kiÅŸinin paylaÅŸtığı öyküler arasında ÅŸaşırtıcı bir benzerlik vardı. Doktor, birbirine benzer olan bu anlatıları özetleyerek ölüm noktasındaki bir kiÅŸinin yaÅŸadığı tipik süreci kaleme aldı:
Bir kiÅŸi can veriyor ve fiziksel sıkıntısı son buluyor, doktoru tarafından ölümü ilan ediliyor. Rahatsız edici bir ses, yüksek bir çınlama ya da bir uÄŸultu eÅŸliÄŸinde uzun, karanlık bir tünelden geçtiÄŸini hissediyor. Bunun sonucunda kendisini fiziksel bedeninin dışında ama aynı fiziksel ortamın içinde buluyor. Adeta bir seyirci gibi kendi bedenini uzaktan seyrediyor. Kendisini hayata döndürme çabalarını izlerken duygusal bir çalkantı hissediyor.
Bir süre sonra kendisini topluyor ve içinde bulunduÄŸu tuhaf duruma alışmaya baÅŸlıyor. Kendisinin hala bir ‘bedeni’ olduÄŸunu ama bunun çok farklı bir doÄŸası olduÄŸunu, fiziksel bedeninden çok farklı yetileri olduÄŸunu fark ediyor. Bunun ardından baÅŸka ÅŸeyler olmaya baÅŸlıyor. Ona yardımcı olmaya gelen baÅŸkalarıyla karşılaşıyor. ÖlmüÅŸ olan akrabaların ve arkadaÅŸların ruhlarını görüyor, daha önce hiç hissetmediÄŸi sevecen, sıcak bir karşılamayla kabul görüyor. Önünde ışıktan bir varlık beliriyor ve hayatını gözden geçirmesini istiyor. Hayatındaki önemli olayları panoramik, anlık bir görüntü akışıyla görmesini saÄŸlıyor. Ardından, dünyadaki yaÅŸamla sonraki yaÅŸam arasındaki sınırı temsil eden bir tür engelle ya da hudutla karşılaşıyor. Dünyaya dönmesi gerektiÄŸini, ölüm vaktinin henüz gelmediÄŸini anlıyor. Ancak buna karşı koyuyor, çünkü ölümden sonraki yaÅŸamın deneyimlerini tatmış olduÄŸu için geri dönmek istemiyor. AlabildiÄŸine sevgi, sevinç ve huzur duygularını yaşıyor. Bununla birlikte fiziksel bedenine ve yaÅŸamına yeniden kavuÅŸuyor.
Daha sonra bu olayları insanlara anlatmaya çalışıyor ama bunu baÅŸaramıyor. Her ÅŸeyden önce, dünya dışındaki bu olayları tarif etmeye yetecek sözcükleri bulmakta zorlanıyor. Ayrıca baÅŸkalarının kendisiyle alay ettiÄŸini fark ederek susmayı tercih ediyor. Ne var ki bu deneyim, onun yaÅŸamını, özellikle de ölüm ve hayatla iliÅŸkisini gözden geçirmesine neden oluyor.”
Raymond Moody’nin, bu kitabı yazarken Hristiyan olup olmadığını veya herhangi bir ruhsal inancı olup olmadığını bilmiyorum. Bu deneyimleri paylaÅŸan kiÅŸilerin inançlarından da söz etmiyor. Belki bazıları inançlıdır ama onun kitabının nedeni bu deÄŸildir. O sadece ölüm deneyimini bilimsel bir açıdan gözlemlemek istiyordu.
Biz elbette ölümden sonraki yaÅŸam hakkındaki kitaplara kuÅŸkuyla yaklaÅŸmalıyız çünkü Ä°sa Mesih son günlerde birçok sahte peygamberin dünyaya geleceÄŸini söyledi (Matta 24:11). ÖrneÄŸin 1992 yılında Betty Eadie, beden dışı bir deneyim yaÅŸadığı iddiasında bulundu. Işığın Kucağında isimli kitabında Havva’nın ayartılmadığını, tanrılığa yükselme süreci için gerekli ÅŸartları yerine getirmek amacıyla bilinçli bir karar verdiÄŸini öne sürdü. Bir de Cennet Gerçekten Var isimli kitaptan söz etmek gerekir. Wesleyci pastör Todd Burpo bu kitapta, üç yaşındaki Colton’ın cennete gidip geliÅŸini anlatıyor. Tanrı’nın Cebrail’e benzediÄŸini, mavi gözlü, sarı saçlı ve dev kanatlı olduÄŸunu, Ä°sa Mesih’in deniz yeÅŸili mavimsi gözleri, kahverengi saçları olduÄŸunu, gökkuÅŸağı renkli bir ata bindiÄŸini ve kanatsız olduÄŸunu, Kutsal Ruh’un ise mavimsi olduÄŸunu ama zorlukla görülebildiÄŸini söylüyor.2 Hristiyanlar olarak, bu tür iddiaları gerçek olarak kabul edemeyiz.
Ben bu tür kitapları okumuyorum çünkü Kutsal Kitap’a baktığım zaman, örtünün diÄŸer tarafında Ä°sa Mesih’i gören insanların huÅŸuya kapıldığını ve ölü gibi ayaklarının dibine yığıldıklarını görüyorum. Elçi Yuhanna’nın Vahiy kitabında, birinci bölüm on yedinci ayette yaÅŸadığı budur. Kutsal Kitap’ta sonsuzlukla ilgili konularda güvenebileceÄŸimiz tek kitap budur. Benim amacım size Kutsal Kitap’ın neler söylediÄŸini öÄŸretmektir.
Sonsuzluk konusu, bizim anlamamızı gerektiren hayati bir konudur çünkü canlarımızın düÅŸmanı ölüm korkusunu kullanarak kararlarımızı endiÅŸeyle almamıza neden olmaktadır. Ä°sa Mesih’in olgun bir öÄŸrencisi olmak, temel Kutsal Kitap gerçeklerini Hristiyan yaÅŸamınızın baÅŸlarında öÄŸrenmenizi gerektirir. Bu seride öÄŸreneceÄŸiniz iki temel gerçek ÅŸunlardır:
Bunun için, ölü iÅŸlerden tövbe etmenin ve Tanrı'ya inanmanın temelini, vaftizler, elle kutsama, ölülerin diriliÅŸi ve sonsuz yargıyla ilgili öÄŸretinin temelini yeni baÅŸtan atmadan Mesih'le ilgili ilk öÄŸretileri aÅŸarak yetkinliÄŸe doÄŸru ilerleyelim. (Ä°braniler 6:1-2)
EÄŸer öÄŸrendiÄŸiniz bu gerçekleri uygulamaya koyar, yüreÄŸinize alırsanız, bu temel gerçekler, Mesih’te olgunlaÅŸmanıza yardımcı olacaktır. KeÅŸfedeceÄŸimiz bazı ÅŸeyleri okumak kolay olmayacaktır, çünkü Ä°sa’nın, cennet ve cehennem hakkında neler öÄŸrettiÄŸine bakacağız. Rab, ölümden sonraki yaÅŸamla ilgili çok sayıda bilgi veriyor. Dolayısıyla O’nun öÄŸrettiÄŸi ÅŸeyleri anlamak, kıyamet gününde O’nun huzurunda duracağımız gün için bizleri hazırlayacaktır. Birçok kiÅŸi bu konulardan söz etmeyi sevmiyor çünkü içinde yaÅŸadığımız kültür, materyalizmin hakim olduÄŸu kültürdür. Sadece gördüÄŸümüz ve dokunduÄŸumuz ÅŸeyler gerçek olarak algılanmakta, tartılamayan, ölçülemeyen, hissedilemeyen ve görülmeyen ÅŸeyler kuÅŸkuyla karşılanmaktadır. Bazı insanlar, göremediÄŸimiz ÅŸeylere nasıl inanabiliriz, diye sormaktadır.
Ä°sa Mesih bambaÅŸka bir hayat sürmüÅŸtü. Bizim de ruhsal gözlerimizi açmamız ve sonraki yaÅŸamın hazinelerini görmemiz için bizlere meydan okuyor. EÄŸer bu hayatımızı, sonraki hayata hazırlık için yaÅŸadığımıza dair hiçbir kuÅŸku duymadan emin olursak, bu hayattaki seçimlerimiz kökten deÄŸiÅŸecektir. Henüz vaktimiz varken kendi hayatımızda ve etrafımızdaki insanların hayatlarında fark yaratacak ÅŸeyleri dikkate almakla bilgece davranmış oluruz. Sonsuzlukla kıyaslandığında bu hayat, kısacık bir an gibidir. Stephen Hawking’in bir zamanlar söylediÄŸi gibi, “Sonsuzluk, özellikle sona doÄŸru bir hayli uzun bir zamandır.”
1) Ölümden dönme deneyimleriyle ilgili olarak ÅŸu ana kadar okuduklarınız içerisinde sizi en çok etkileyen ne oldu? 2) EÄŸer buna benzer bir ölümden dönme deneyimi yaÅŸasaydınız, kalan ömrünüzü nasıl devam ettirirdiniz?
Kutsal Kitap Can Uykusunu ÖÄŸretir mi?
Bazı kiÅŸiler Mesih’teki imanlıların, öldükleri zaman canlarının uyuduÄŸuna ve Ä°sa’nın kiliseyi göÄŸe almak üzere geri dönünceye kadar bilinçsiz kaldıklarına inanıyor. Kutsal Kitap’ın bazı metinlerinde Ä°sa Mesih, gerçekten de Hristiyanların ölümü için “uyku” terimini kullanır. ÖrneÄŸin Ä°sa, Lazar’ı ölümden dirilttiÄŸi zaman, mezara gitmeden önce kasıtlı olarak iki gün beklemiÅŸtir (Yuhanna 11:6). Yahudilerin bir inancına göre, ölen bir kiÅŸinin canı, ölümden üç gün sonrasına kadar bedeninin etrafında bekler. Ä°sa Mesih kuÅŸkuculara, ölüm üzerinde yetkisi olduÄŸunu kanıtlamak için kasıtlı olarak beklemiÅŸti. Ne var ki Lazar, mezarda uyumuyordu; o ölmüÅŸtü:
Bu sözleri söyledikten sonra, "Dostumuz Lazar uyudu" diye ekledi, "Onu uyandırmaya gidiyorum." ÖÄŸrenciler, "Ya Rab" dediler, "Uyuduysa iyileÅŸecektir." Ä°sa Lazar'ın ölümünden söz ediyordu, ama onlar olaÄŸan uykudan söz ettiÄŸini sanmışlardı. (Yuhanna 11:11-13).
“Ä°sa ona, "DiriliÅŸ ve yaÅŸam Ben'im" dedi. "Bana iman eden kiÅŸi ölse de yaÅŸayacaktır. YaÅŸayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. Buna iman ediyor musun?" (Yuhanna 11:25-26).
Rab, Yair’in kızını ölümden diriltirken yine ‘uyku’ terimini kullandı:
Ä°sa daha konuÅŸurken havra yöneticisinin evinden biri geldi. Yöneticiye, "Kızın öldü" dedi, "Artık öÄŸretmeni rahatsız etme." Ä°sa bunu duyunca havra yöneticisine ÅŸöyle dedi: "Korkma, yalnız iman et, kızın kurtulacak." Ä°sa adamın evine gelince Petrus, Yuhanna, Yakup ve kızın annesi babası dışında hiç kimsenin kendisiyle birlikte içeri girmesine izin vermedi. Herkes kız için aÄŸlıyor, dövünüyordu. Ä°sa, "AÄŸlamayın" dedi, "Kız ölmedi, uyuyor." Kızın öldüÄŸünü bildikleri için Ä°sa'yla alay ettiler. O ise kızın elini tutarak, "Kızım, kalk!" diye seslendi. Ruhu yeniden bedenine dönen kız hemen ayaÄŸa kalktı. Ä°sa, kıza yemek verilmesini buyurdu. Kızın annesiyle babası ÅŸaÅŸkınlık içindeydi. Ä°sa, olanları hiç kimseye anlatmamaları için onları uyardı (Luka 8:49-56).
3) Bu metne bakarak ölümle ilgili neler öÄŸrenebiliriz? Sizin dikkatinizi çeken ÅŸeyler nelerdir?
Mesih’teki bir imanlı asla ölü deÄŸildir; sadece bedeninden ayrıdır ve Ä°sa bu durumu “uyku” terimiyle ifade etmektedir. Ä°sa kızın elini tutup kalkmasını buyurduÄŸunda kızın ruhu bedenine döner. Peki kız neredeydi? Bedeni ölmüÅŸtü; Rab’bin ve üç öÄŸrencisinin huzurunda yatıyordu ama ruhu baÅŸka bir yerdeydi. Kızın neler yaÅŸadığını bilmek istemez misiniz? Rab Ä°sa’ya göre, Mesih’le iliÅŸkisi olmayan bir kiÅŸi ölüdür (Efesliler 2:1, 5). Kutsal Kitap ruh ile canı birbirinin yerine kullanır. Bu kez Eski AntlaÅŸma’daki baÅŸka bir örneÄŸe bakalım. 1. Krallar 17:17’de küçük bir çocuÄŸun öldüÄŸünü görürüz. Metnin özgün Ä°branicesi, çocuÄŸun canının (nefeÅŸ) çıkıp gittiÄŸini ifade eder. Aynı metnin 22. ayetinde Tanrı’nın Sözü, çocuÄŸun canının Ä°lyas’ın duasıyla geri geldiÄŸini aktarır. ÇocuÄŸun canının bedene geri döndüÄŸü söylenirken, Ä°branice ‘nefeÅŸ’ terimi kullanılır.
Kutsal Kitap bize, yetkinliÄŸe erdirilmiÅŸ doÄŸru kiÅŸilerin ÅŸu anda gökte olduÄŸunu söyler (Ä°braniler 12:23). Aynı ÅŸekilde Tanrı, Ä°sa'ya baÄŸlı olarak gözlerini yaÅŸama kapamış olanları O'nunla birlikte geri getirecektir. (1. Selanikliler 4:14). Onların bedenleri mezarda olabilir ama görünmeyen doÄŸaları, yani ruhları ve canları Rab’le birliktedir. Bu metne baÅŸka bir zaman daha yakından bakacağız.
Ä°sa Mesih’i takip etmek isteyen bir kiÅŸi, öncelikle babasının cenazesine katılacağını söylemiÅŸti. Ä°sa ona ÅŸöyle karşılık verdi: "Bırak ölüleri, kendi ölülerini kendileri gömsün" (Matta 8:22). Ölüler cenaze iÅŸlerini yapamazlar. Ä°sa Mesih, ruhsal yönden ölü olan kiÅŸilerin bu iÅŸleri yapmasından söz etmektedir. Mesih’in öÄŸrencilerinin en hayati görevi, Tanrı’yla iliÅŸkileri olmayan ölülere ulaÅŸmaktır. Hepimizin bildiÄŸi bir resimle bu gerçeÄŸi açıklayayım:
Arabama bindiÄŸim zaman marÅŸa basana kadar araba ölüdür. Ben arabayı kullanmadığım sürece kendiliÄŸinden bir ÅŸey yapamaz. Aynı ÅŸekilde her insan esasen, bedeni kullanan ve ölümden sonra da yaÅŸamaya devam eden bir ruhtan ve candan ibarettir. YaÅŸam, et ve kemikten oluÅŸan bu bedenden çok daha fazlasıdır.
Cenazede bir insanı deÄŸil, bir ÅŸeyi gömeriz. Mezara koyduÄŸumuz ÅŸey, evin sakini deÄŸildir, evdir. Verna Wright.
Biliyoruz ki, barındığımız bu dünyasal çadır yıkılırsa, göklerde Tanrı'nın bize saÄŸladığı bir konut -elle yapılmamış, sonsuza dek kalacak bir evimiz - vardır. (2 Korintliler 5:1).
Ä°srail’de yaÅŸayan, Tanrı yolunda yürüyen Christine isimli yakın bir dostumuz vardı. Birkaç yıl önce hamile kalmıştı. Ancak evin zemininde düÅŸük yapmış ve kan kaybetmeye baÅŸlamış. Sonunda bir kan gölünün ortasında can vermiÅŸ. Ruhu bedeninden ayrılırken ansızın ölmüÅŸ aile üyelerinin ve dostlarının tanıdık yüzlerini görmeye baÅŸlamış. Hepsi de ona, “Evine hoÅŸ geldin, Christine” diye ezgi söylüyormuÅŸ. O anda içinin harika bir sükûnetle dolduÄŸunu hissetmiÅŸ. Rab Ä°sa Mesih tam önünde durmuÅŸ ve onu evine buyur etmiÅŸ. Rab ona, isterse orada kalabileceÄŸini veya isterse Tanrı’nın kendisine verdiÄŸi görevi tamamlamak için geri dönebileceÄŸini söylemiÅŸ.
Christine o anda arkasında kocasının sesini duymuÅŸ. Adam odaya girmiÅŸ ve karısının bedenini görmüÅŸ. Nabzına baktığı zaman karısının öldüÄŸünü anlamış. Büyük bir acıyla Rab’be feryat ederek onu geri getirmesi için yalvarıyormuÅŸ. Christine hayata dönme kararını verdiÄŸini hatırlamıyor ama o anda kendini bedeninde bulmuÅŸ ve gözlerini açmış. Kocasına korkmamasını, kendisini hastaneye götürmesini söylemiÅŸ. Ä°kisi de hastaneye vardıklarında, doktorlar ve hemÅŸireler kan kaybından ötürü kadının hayatta olmasına ÅŸaÅŸmışlar ve hemen kan vermeye baÅŸlamışlar. Sonuç olarak, Rab ona lütfetti ve Ä°srail’deki görevini tamamlaması için uzun bir ömür verdi. YeruÅŸalim’de Ä°sraillilere hizmet ederken çok sayıda mucizeye tanık oldu.
4) Tanrı’nın sizi, ölümle sonuçlanabilecek bir kazadan kurtardığını hatırlıyor musunuz? Öykünüzü kısaca paylaşın.
RAB'bin gözünde deÄŸerlidir sadık kullarının ölümü. (Mezmur 116:15).
5) Tanrı neden canlarını kendisine emanet etmiÅŸ olan halkının ölümünden memnuniyet duysun?
EÄŸer öldüÄŸümüz zaman tek yaptığımız uykuya dalmaksa, Tanrı’nın gözünde bunun ne gibi bir deÄŸeri olabilir? EÄŸer bu dünyadan ayrıldığımızda bilincimiz kapanıyorsa, Ä°sa Mesih çarmıhtaki hayduta neden “Sana doÄŸrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın" dedi (Luka 23:43)? “Ä°yi bir uyku çektikten sonra, çağın sonunda benimle birlikte cennette olacaksın” diyebilirdi. Ä°sa Mesih adamın, günün sonunda cennette kendisiyle birlikte diri olacağını öÄŸretiyordu.
Yeterince Ä°yi Olmayanlar için bir Araf Var mı?
Kutsal Kitap neden Araf denilen bir yerle ilgili hiçbir ÅŸey söylemiyor?
Katolik Ansiklopedisine göre Araf, bu dünyadan Tanrı’nın lütfuyla ayrılan ama affedilir günahlarından tümüyle özgür olmayan veya suçlarının cezası tamamen ödenmeyen insanların gittiÄŸi geçici bir ceza yeridir. Özetlemek gerekirse, Katolik ilahiyatında Araf, bu hayatta günahları tam anlamıyla kaldırılmayan Hristiyanların, ölümden sonra tümüyle arınmak için gittikleri yerdir. Peki Araf öÄŸretisi Kutsal Kitap’a uygun mudur? Hayır, deÄŸildir. Ä°sa Mesih günahlarımızın ücretini tümüyle ödemiÅŸtir (Romalılar 5:8). YeÅŸaya peygamber ÅŸöyle yazmıştır.
Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deÅŸildi, bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. EsenliÄŸimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla ÅŸifa bulduk (YeÅŸaya 53:5).
Ä°sa Mesih, Tanrı’dan ayrı kalmamızın cezasından kurtulmamız için günahlarımızın ücretini ödedi. Günahlarımız için bizim de acı çekmemiz gerektiÄŸini söylemek, Ä°sa Mesih’in acılarının yeterli olmadığını söylemektir. Araf’ta arınarak günahlarımıza kefaret etmemiz gerektiÄŸini söylemek, Ä°sa Mesih’in kefaret eden kurbanının yeterliliÄŸini inkâr etmek olacaktır (1. Yuhanna 2:2). Ölümden sonra günahlarımız için acı çekmemiz gerektiÄŸi düÅŸüncesi, Kutsal Kitap’ın kurtuluÅŸla ilgili söylediÄŸi her ÅŸeye ters düÅŸmektedir.
Çünkü kutsal kılınanları tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliÄŸe erdirmiÅŸtir. (Ä°braniler 10:14).
Bazen Ä°nsanlar bu Hayattan Ayrılırken Ä°ki Dünyayı Görebiliyor
Bazen insanlar öldükleri zaman ruhları Yer ile Gök arasında geziniyor ve iki dünyaya da tanık oluyorlar. Müjdeci Dwight L. Moody ölmeden birkaç saat önce kendisini bekleyen yüceliÄŸin görüntüsüne tanık oldu. Uykudan uyanırken ÅŸöyle dedi:
Yeryüzü geri çekiliyor, önümde gökler açılıyor. EÄŸer ölüm buysa, ne tatlı bir ÅŸey. Burada bir vadi yok. Tanrı beni çağırıyor ve gitmem gerekiyor!” Babasının yatağının yanında bekleyen oÄŸlu, “Yok, hayır baba, sen rüya görüyorsun” dedi. “Hayır” dedi Moddy. “Ben rüya görmüyorum; kapıların arasındaydım, çocukların yüzlerini gördüm.” Daha sonra, ailesi Moody’nin son anlarına tanık olurken, o yine konuÅŸtu: “Bu benim zaferim; taç giyme günüm! Bu ne kadar yüce!”
Bazı kiÅŸiler Moody’nin rüya gördüÄŸünü söyleyebilir ama Kutsal Kitap gerçekten de ölüm anında iki dünyaya da tanık olan bir kiÅŸiden söz ediyor. Bu kiÅŸi Ä°stefanos’tur. Ä°stefanos’un, Hristiyanlara zulmeden insanlara müjdeyi anlattıktan sonra olanları aÅŸağıdaki metinde okuyabilirsiniz:
Kurul üyeleri bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular, Ä°stefanos'a karşı diÅŸlerini gıcırdattılar. Kutsal Ruh'la dolu olan Ä°stefanos ise, gözlerini göÄŸe dikip Tanrı'nın görkemini ve Tanrı'nın sağında duran Ä°sa'yı gördü. "Bakın" dedi, "Göklerin açıldığını ve Ä°nsanoÄŸlu'nun Tanrı'nın sağında durmakta olduÄŸunu görüyorum." Bunun üzerine kulaklarını tıkayıp çığlıklar atarak hep birlikte Ä°stefanos'a saldırdılar. Onu kentten dışarı atıp taÅŸa tuttular. Ä°stefanos'a karşı tanıklık etmiÅŸ olanlar, kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayaklarının dibine bıraktılar. Ä°stefanos taÅŸ yaÄŸmuru altında, "Rab Ä°sa, ruhumu al!" diye yakarıyordu. Sonra diz çökerek yüksek sesle ÅŸöyle dedi: "Ya Rab, bu günahı onlara yükleme!" Bunu söyledikten sonra gözlerini yaÅŸama kapadı. (Elçilerin Ä°ÅŸleri 7:54-60).
Ä°sa Mesih, bir Tanrı adamı olan Ä°stefanos’u karşılamak için ayakta dururken onun bilinci kapalı bir uyku durumuna geçtiÄŸine inanabilir miyiz? Tanrı uyuyanların Tanrısı deÄŸildir. Bizler mezarda bedenlerimizi terk ediyoruz ama her birimiz ölümden sonra yaÅŸamaya devam ediyoruz. Kutsal Kitap bize, dünyayı terk eden herkes için sonsuzluÄŸun baÅŸladığını öÄŸretiyor. Ä°sa Mesih’in Ä°brahim, Ä°shak ve Yakup’la ilgili sözleri böyle deÄŸil midir?
Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Musa'nın Kitabı'nda, alevlenen çalıyla ilgili bölümde Tanrı'nın Musa'ya söylediklerini okumadınız mı? 'Ben Ä°brahim'in Tanrısı, Ä°shak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısı'yım' diyor. Tanrı ölülerin deÄŸil, dirilerin Tanrısı'dır. Siz büyük bir yanılgı içindesiniz." (Markos 12:26-27).
Elçi Pavlus ÅŸöyle demiÅŸtir: “Cesaretimiz vardır diyorum ve bedenden uzakta, Rab'bin yanında olmayı yeÄŸleriz” (2 Korintliler 5:8). Filipi’deki kiliseye de ölmek ve Mesih’le birlikte olmak hakkındaki arzusunu ÅŸöyle ifade etmiÅŸtir:
Hayatta kalırsam yararlı iÅŸler yapacağım. Ama hangisini seçeceÄŸimi Bilemiyorum. Ä°ki seçenek arasında kaldım. Dünyadan ayrılıp Mesih'le birlikte olmayı arzuluyorum; bu çok daha iyi. Ama hayatta kalmam sizin için daha gereklidir (Filipililer 1:22-24).
Elçi Pavlus öldüÄŸü zamanda bilinçsizce uykuya dalmayı beklemiyordu. Tümüyle hayatta ve kendinde olacağını umut ediyordu. Hatta bunun daha iyi olduÄŸunu söylüyordu. 23. ayetteki ‘ayrılıp’ terimi, özgün Grekçe’de demir almak anlamına gelir. A. T. Robertson bu ifadeyi ÅŸöyle çevirmiÅŸtir: “Demir alıp denize açılmak.” EÄŸer Elçi Pavlus iki bin yıllık bir uykuya dalmaya hazırlanıyorsa, bunun nasıl ‘daha iyi’ olduÄŸunu anlayamıyorum.
Victor Hugo bir keresinde ÅŸöyle demiÅŸti. “Mezara indiÄŸim zaman, baÅŸka birçok kiÅŸinin söylediÄŸini söyleyebilirim. Ä°ÅŸlerimi tamamladım ama hayatımı tamamladım diyemem. Yarın sabah günlük iÅŸim baÅŸlayacak. Mezarım çıkmaz bir sokak deÄŸildir. Bir geçittir. Alacakaranlıkta kapanır, ÅŸafak atarken açılır.
Ruth Graham Bell, Ä°stifçinin Mirası isimli kitabında Kuzey Carolina’nın Montreat ÅŸehrinden Pastör Humphrey Armistead’ın büyükannesinin doÄŸrulanmış öyküsünü anlatır:
Oda sessiz ve yarı karanlıktı. Yastıklara yaslanıp uzanmış olan yaÅŸlı kadın, oÄŸlu Robert’ın ailesiyle, dostlarıyla ve kadının ilgilendiÄŸi diÄŸer konularla ilgili anlattığı ÅŸeyleri dinliyordu. OÄŸlunun günlük ziyaretlerini dört gözle beklerdi. Onun yaÅŸadığı Madison, Nashville’den fazla uzak sayılmazdı. Robert annesiyle mümkün olduÄŸu kadar çok vakit geçirmek ister, kadın hasta olduÄŸu için her ziyaretinin son ziyaret olabileceÄŸini bilirdi. KonuÅŸurken kadının sevecen yüzündeki her ayrıntıyı gözleriyle inceledi. Artık orada kıvrımlardan çok çizgiler vardı. Beyazlamış saçlar, yorgun ama hala sevgiyle bakan gözler vardı. Ayrılma vakti geldiÄŸinde, Robert annesinin alnına yumuÅŸak bir öpüÅŸ kondurup yarın yine geleceÄŸini söyledi. Madison’daki evine döndüÄŸü zaman, on yedi yaşındaki oÄŸlu Robin’in yüksek ateÅŸli, garip bir hastalığa yakalandığını öÄŸrendi. Birkaç gün bütün vaktini oÄŸluna ve annesine ayırdı. Annesine Robin’in hastalandığını söylemedi. Kadının en büyük torunu, onun yaÅŸam kıvancı ve sevinciydi. Sonra Robin ansızın can verdi. Ölümü hem ailesinde hem de toplumda ÅŸok etkisi yarattı. On yedi yaÅŸ ölmek için ne kadar erkendi ve ölüm ne çabuk gelivermiÅŸti!
Cenaze iÅŸleri biter bitmez, Robert annesinin yanı başına koÅŸtu. Ä°lk oÄŸlunu gömmenin korkunç acısını hiçbir ÅŸekilde belli edemezdi. Annesinin böyle bir ÅŸeyi kaldıracak hali yoktu. Odaya girdiÄŸinde doktor da oradaydı. Annesi yataktaydı ve gözleri kapalıydı. Doktor sakin bir sesle, “o komada” dedi. Bu adamın yaÅŸadığı ıstırap, annesine yaptığı vefalı ziyaretler, oÄŸlunun ölümü ve kaçıp geldiÄŸi cenaze, onun bilgisi dahilindeydi. Doktor sessiz bir anlayışla elini Robert’ın omzuna koydu. “Yanına otur” dedi, “belki kendine gelir…” sonra çıkıp gitti. Alacakaranlık basarken Robert’ın yüreÄŸi ağırlaÅŸmıştı. Masanın yanındaki lambayı yakınca gölgeler dağıldı. YaÅŸlı kadın bir süre sonra gözlerini açtı, oÄŸlunu görünce gülümsedi, elini onun dizine koydu. Sevgi dolu bir ses tonuyla “Bob…” dedi ve tekrar komaya girdi. Robert sessizce oturdu, eli annesinin elinde, gözleri hep yüzündeydi. Bir süre sonra yastıkta hafif bir hareket oldu. Annesinin gözleri açıldı ama adeta odanın çok ötesinde bir yere bakıyordu. Yüzü hayretle ışıldadı. “Ä°sa Mesih’i görüyorum” dedi. Sesi ÅŸaÅŸkınlığını gizleyemiyordu. “Annem orada, babam da orada.” Ardından ekledi, “Ah Robby de orada! Robby’nin öldüÄŸünü bilmiyordum.” Eliyle oÄŸlunun dizini sıvazladı. YumuÅŸak bir sesle, “Zavallı Bob…” dedi ve gitti.1
Anne Robby’i görmediyse, onun öldüÄŸünü nereden bilebilirdi? Dünyasal bedeninin çadırını terk ederken torununu görmüÅŸtü. Ä°sa Mesih’teki bir imanlı için ölüm, mezuniyet töreni gibidir!
RAB'bin gözünde deÄŸerlidir sadık kullarının ölümü (Mezmur 116:15)
Dua: Rab, günlük yaÅŸantımızı bir gün Seni göreceÄŸimiz gerçeÄŸine göre sürdürmemize yardımcı ol. Senin bize verdiÄŸin zamanı, sonsuzluÄŸa hazırlanmak için kullanmamıza yardım et. GeleceÄŸi dikkate alarak bu hayatta neyin önemli olduÄŸunu görecek gözler ver. Amin.
Keith Thomas.
Email: keiththomas@groupbiblestudy.com
Web sitesi: www.groupbiblestudy.com